KÜL SERAMİK
Ürün Adı:
Nike Mitolojik Heykel Dekoratif Obje -
"En kötüsü sahip olmadığın şeylere ait olmaktır.”
Açıklama:
Antik Yunan mitolojisinin zafer tanrıçası
Nike’den ilham alınarak şekillendirilen bu heykel, cesaretin ve azmin simgesi
olarak karşımıza çıkıyor. “Zafer, düşmeyenlerin değil; her düşüşten yeniden
ayağa kalkanlarındır.” anlayışıyla hazırlanan bu özel eser, mekânınıza sadece
estetik değil, ruhsal bir güç de katıyor.
Ürün Özellikleri:
-Malzeme: PES obje üzerine rulo altın
varak uygulaması.
-Ağırlık: 1.120 gram.
-Boyut: 15 cm en, 27 cm boy, 38 cm
yükseklik.
-Renk: Rulo altın varak detayları.
-Kullanım Alanı: Salon, ofis, kitaplık veya
vitrin dekorasyonu için ideal.
-Bakım: Nemli bir bezle temizlenebilir,
direkt güneş ışığından koruyun.
Hikayesi:
Nike, zaferin tanrıçası olarak hem savaşta hem de sporda başarının ilahi
simgesidir. Bu obje, onun kanatlarının ardındaki güç, kararlılık ve başarıya
olan inancı sembolize eder. El yapımı detaylarıyla hem mitoloji severlere hem
de içsel gücünü simgelemek isteyenlere hitap eder.
Bakım Talimatları:
Ürününüzün uzun ömürlü olması için nazikçe
nemli bir bezle temizleyin ve sert kimyasallardan kaçının.
Paketleme ve Kargo:
-Ambalaj: Çevre dostu, %80 geri
dönüştürülebilir ambalaj kullanıyoruz.
-Kargo: Siparişiniz 10-14 iş günü içinde kargoya
verilir.
-İade: 30 gün koşulsuz iade garantisi ile
güvenle alışveriş yapabilirsiniz.
İletişim:
Bazen ellerim çamura ya da boyaya bulanmış,
yeni eserler üretmekle meşgul oluyor. Mesajlarınıza en kısa
sürede döneceğim. Sabrınız için... Teşekkürler!
Özel Siparişler:
Farklı boyut, renk ya da doku tercih
ediyorsanız; size özel bir Nike tasarımı için iletişime geçin.
İsterseniz:
Bu güçlü ve zarif Nike heykelini hemen
sepetine ekleyerek evine mitolojik bir zafer enerjisi katabilirsin!
Eski zamanlarda, Çin’in bilge
bir hükümdarı yaşlanmış ve yerine geçecek bir varis seçmek zorunda kalmıştı.
Geleneklere göre, prensin tahta çıkmadan önce evlenmesi gerekiyordu. Ancak
prens, sadece güzelliğe değil, aynı zamanda karaktere ve
dürüstlüğe de önem veriyordu. Bu yüzden, evlenmek için bütün genç kızları saraya çağırdı.
Sarayda çalışan fakir bir
hizmetçinin kızı da bu duyuruyu duydu. Küçüklüğünden beri prensi seviyor ama
onunla evlenme şansı olacağını hiç düşünmüyordu. Yine de içindeki sesi
dinleyerek saraya gitmeye karar verdi.
Bütün genç kızlar büyük bir
heyecanla sarayın bahçesinde toplandığında, prens onlara küçük bir sınav yapacağını söyledi. Her birine birer
tohum verdi ve şunları ekledi:
“Bu tohumları alın, en güzel çiçeği yetiştirin. Altı
ay sonra geri geldiğinizde, çiçeği en güzel olan kişi benimle evlenecek.”
Kız eve döndüğünde büyük bir
heyecanla tohumu saksıya ekti. Her gün ona sevgiyle baktı, suladı, güneş
ışığını almasını sağladı. Ama günler, haftalar geçti… Topraktan hiçbir filiz çıkmıyordu.
“Yanlış bir şey mi yaptım?” diye düşündü. Diğer kızların
saksılarında çiçekler açarken, onunki bomboş kalıyordu. Mahcubiyet içinde
günleri saydı ve nihayet altıncı ay geldi.
"Ne yapmalıyım? Çiçek büyümedi. Boş bir
saksıyla gitmek utanç verici olur. Başka bir çiçek mi eksem? Bir yalan mı
söylesem?"
diye düşündü. Ama sonunda dürüst olmayı seçti.
Başını dik tutarak boş saksısını aldı ve saraya gitti.
Büyük salonda bütün kızlar rengârenk çiçekleriyle bekliyordu. Prens tek tek her
saksıya baktı, hepsi birbirinden güzel çiçeklerle doluydu. Ama fakir kızın
önünde durduğunda bir an için düşündü.
Sonra yüksek sesle konuştu:
“İşte! Aradığım kişi bu genç hanım!”
Herkes şaşkınlıkla birbirine baktı. Boş bir saksıyla gelen kız nasıl seçilebilirdi? Prens derin bir nefes aldı ve gülümseyerek açıkladı:
“Bu çiçeğin adı ‘Dürüstlük Çiçeği’dir. Çünkü size
verdiğim tohumların çiçek açması imkânsızdı. Hepsi sahteydi. Ama sadece bu genç
kadın dürüst olup, beni kandırmaya çalışmadı. Dürüstlük en büyük erdemdir ve
ben bu erdeme sahip biriyle evlenmek istiyorum.”
Fakir kız, gözyaşlarını
tutamadı. Hayatı boyunca dürüstlüğü rehber edinmişti ve şimdi bu erdem, ona hayal bile edemeyeceği bir mutluluk getirmişti.
Dürüstlük her zaman kazanır.