KÜL SERAMİK
Ürün Adı:
Dekoratif Davut Büstü - " Hiçbir zaman kaybetmem. Ya kazanırım
ya da öğrenirim."
Açıklama:
Rönesans’ın en çarpıcı figürlerinden biri
olan Davut’tan ilham alan bu el yapımı biblo, estetik ve cesaretin zarif bir
sembolü. "Güzellik, zamanın ötesinden gelen bir sessizliktir."
felsefesiyle hayat bulan bu eser, mekânınıza derinlik, anlam ve sanatsal bir
duruş katıyor.
Ürün Özellikleri:
-Malzeme: PES obje üzerine gri tonlarda
akrilik boya ve metalik altın rengi uygulaması.
-Ağırlık: 1.260 gram.
-Boyut: 14 cm en, 14 cm boy, 34 cm
yükseklik.
-Renk: Gri tonlar ve metalik altın yaldız
detayları.
-Kullanım Alanı: Salon, ofis, kitaplık veya
vitrin dekorasyonu için ideal.
-Bakım: Nemli bir bezle temizlenebilir,
direkt güneş ışığından koruyun.
Hikayesi:
Michelangelo’nun ölümsüz eseri Davut, insanlık tarihinde cesaretin,
gençliğin ve içsel gücün sembolü olmuştur. Bu biblo, klasik heykel formunu
çağdaş malzeme ve yorumla yeniden doğuruyor. Mermer dokulu yüzey, figürün
dinginliğini taşırken, bronz yaldız detaylar ona tarihsel bir ağırlık ve asalet
katıyor. Mekânınıza hem kültürel hem estetik bir zenginlik kazandırır.
Bakım Talimatları:
Ürününüzün uzun ömürlü olması için nazikçe
nemli bir bezle temizleyin ve sert kimyasallardan kaçının.
Paketleme ve Kargo:
-Ambalaj: Çevre dostu, %80 geri
dönüştürülebilir ambalaj kullanıyoruz.
-Kargo: Siparişiniz 10-14 iş günü içinde
kargoya verilir.
-İade: 30 gün koşulsuz iade garantisi ile
güvenle alışveriş yapabilirsiniz.
İletişim:
Ellerim kimi zaman kil ya da boya ile dolu
olsa da, mesajlarınıza en kısa sürede döneceğim. Sabrınız ve anlayışınız için
teşekkür ederim!
Özel Siparişler:
Kendi estetik anlayışınıza uygun, kişiye
özel bir biblo mu hayal ediyorsunuz? Bizimle iletişime geçin, birlikte
hayallerinizi şekillendirelim.
İsterseniz:
Bu etkileyici Davut büstünü şimdi
sepetinize ekleyin; yaşam alanınıza tarihin estetiğini taşıyın.
Küçük bir tohum, rüzgârın nazik dokunuşuyla toprağın kucağına düşmüştü. Etrafı karanlık, nemli ve sessizdi. İlk başta, bu yeni yuvada bir heyecan hissetti. “Belki burada büyüyeceğim,” diye düşündü.
Ama günler geçti, hiçbir şey olmadı.
Karanlık, onu bir battaniye gibi sarıyor, toprak ağır bir yük gibi üstüne çöküyordu.
Sabırsızlanmaya başladı. “Neden buradayım?” diye sordu kendi kendine. “Güneş
nerede? Gökyüzü nerede? Diğer tohumlar filizlenip ağaç olurken, ben neden bu
karanlıkta hapsoldum?”
Tohum, içindeki sesle mücadele ediyordu. “Haksızlık bu!” diye isyan etti. “Toprak beni boğuyor, bu karanlık beni yutuyor. Çıkmalıyım, hemen şimdi!”
Küçük bedeniyle
toprağı itmeye çalıştı, ama ne kadar çabalasa da yerinden kıpırdayamadı. Yorgun
düştü, umutsuzluğa kapıldı. “Belki ben kusurluyum,” diye düşündü. “Belki bir
ağaç olmaya layık değilim.”
Bir gece, toprağın derinliklerinden hafif bir fısıltı duydu. Sanki toprak, ona bir sır paylaşmak istiyordu.
“Sabret, küçük tohum,” diyordu. “Bu karanlık, seni yok etmek için değil, seni güçlendirmek için burada.”
Tohum, şaşırdı. “Güçlendirmek mi? Ama ben sadece sıkışıp kaldım!” Toprak, sakin bir bilgelikle yanıtladı:
“Köklerin burada şekilleniyor. Her an, sessizce büyüyor, toprağı kucaklıyorsun.
Bu bekleyiş, seni bir fidana, sonra bir ağaca dönüştürecek. Acele edersen,
zayıf kalırsın. Sabredersen, gökyüzüne uzanırsın.”
Tohum, bu
sözleri düşündü. Karanlığın aslında bir sığınak, toprağın bir öğretmen olduğunu
anlamaya başladı. Günler, haftalar geçti. Her bekleyişte, kökleri biraz daha
derine uzandı, gövdesi güçlendi. Sabırsızlığı, yerini bir huzura bıraktı. Artık
karanlığı bir düşman değil, bir dost olarak görüyordu.
Bir
sabah, minik bir filiz, toprağın yüzeyini deldi. Tohum, güneşin sıcak
dokunuşunu hissetti. Gökyüzü, masmavi bir umutla ona gülümsüyordu. Filiz, hızla
bir fidana, sonra dalları göğe uzanan bir ağaca dönüştü. Kökleri, toprağın
derinliklerinde sağlam bir temel oluşturmuştu. Artık rüzgârlara meydan
okuyabilir, fırtınalara direnebilirdi.
Ağaç, bir gün dallarına konan bir kuşa hikayesini anlattı: “Toprak altında sabırsızdım, karanlığı lanetledim. Ama o bekleyiş, beni ben yaptı. Sabır, köklerimi güçlendirdi; karanlık, gökyüzüne uzanmamı sağladı.”
Kuş, bu bilge sözleri alıp
uzak diyarlara taşıdı. Ve tohumun hikayesi, sabrın gücünü anlatan bir masal
oldu.