KÜL SERAMİK
Ürün Adı:
Halat Tutan Eller Dekoratif Obje -
"Zirveye çıkan yol, sabırla döşenmiştir.”
Açıklama:
Dayanışmanın, ortak mücadelenin ve insan
iradesinin sembolü olarak tasarlanan bu özel obje, iki elin halatı birlikte
kavramasıyla yaşamda “birlikte güç doğar” mesajını veriyor. “Birlik, yükü
hafifletir.” felsefesinden ilhamla oluşturulan bu eser; dostluk, iş birliği ve
ortak emeğin zarif bir temsilidir.
Ürün Özellikleri:
-Malzeme: PES obje üzerine bej, krem,
kahve ve turuncu yağlı boya uygulaması.
-Ağırlık: 1.220 gram.
-Boyut: 15 cm en, 25 cm boy, 35 cm
yükseklik.
-Renk: Bej, krem, kahve ve turuncu tonlar.
-Kullanım Alanı: Salon, ofis, kitaplık veya
vitrin dekorasyonu için ideal.
-Bakım: Nemli bir bezle temizlenebilir,
direkt güneş ışığından koruyun.
Hikayesi:
Bu obje, hayatın zorluklarına karşı birlikte tutunan ellerin hikâyesini
anlatır. Halatı çeken eller, sadece fiziksel bir yük değil; aynı zamanda ortak
bir amacı, bağı ve umudu taşır. Tek bir el yetersizken, iki el bir araya
geldiğinde imkânsız olan mümkün hâle gelir. Bu güçlü metafor, objeye her
baktığınızda size dayanışmayı hatırlatacak.
Bakım Talimatları:
Ürününüzün uzun ömürlü olması için nazikçe
nemli bir bezle temizleyin ve sert kimyasallardan kaçının.
Paketleme ve Kargo:
-Ambalaj: Çevre dostu, %80 geri
dönüştürülebilir ambalaj kullanıyoruz.
-Kargo: Siparişiniz 20-25 iş günü içinde
kargoya verilir. Çünkü yağlı boya kuruması zaman alıyor.
-İade: 30 gün koşulsuz iade garantisi ile
güvenle alışveriş yapabilirsiniz.
İletişim:
Atölyedeyken
ellerim çamurda olabilir ama mesajlarınızı mutlaka okuyorum. Kısa sürede size
dönüş sağlanacaktır.
Özel Siparişler:
Farklı bir bağ, farklı bir anlam mı
anlatmak istiyorsunuz? Halatın, ellerin ya da boyanın şekli size özel olsun.
Hayalinizi gerçeğe birlikte dönüştürelim!
İsterseniz:
Şimdi bu anlam yüklü eseri sepetine ekle ve
yaşam alanına derin bir hikâye kazandır!
Güney Amerika’nın en yüksek
dağlarının birinde, yaşlı bir kartal, kayaların arasına çekilmiş, hayatını
sorguluyordu. Tüyleri eskisi gibi güçlü değildi, pençeleri
avlarını kavrayamıyor, gagası bükülmüştü. Artık avlanamıyor, aç
kalıyor ve uçmakta zorlanıyordu. Kartallar 70 yıl kadar
yaşayabilirdi, ama 40 yaşına geldiklerinde büyük bir dönüşüm geçirmezlerse,
ölüme mahkum olurlardı.
Kartalın önünde iki seçenek
vardı: Ya ölümü kabullenip yavaşça yok olacak ya da yeniden
doğmak için acı dolu bir süreçten geçecekti.
Yaşlı kartal son bir kez
gökyüzüne baktı, kanatlarını açtı ve tüm gücünü toplayarak en yüksek kayalardan
birine tırmandı. Burada inzivaya çekilecek ve
yeniden doğuşuna başlayacaktı.
Önce gagasını kayaya vurmaya başladı. Her darbe, bir acı demekti ama pes
etmedi. Günlerce vurdu, vurdu ve sonunda eski, bükülmüş
gagası düştü. Bir süre bekledi, yeni, güçlü
bir gaga çıkmaya başladı.
Sonra yeni gagasıyla pençelerini tek tek söktü. O güçlü
pençeler eskimişti, avlarını yakalayamaz hale gelmişti. Bunu yaparken acıdan gözleri karardı ama sabırla bekledi.
Birkaç hafta sonra yepyeni pençeleri büyümeye
başladı.
Son olarak, eski, ağır tüylerini tek tek yoldu. Her biri düştükçe,
sanki eski hayatından bir parça kopuyordu. Tüyleri
yenilenene kadar dayanması gerekiyordu.
Tam beş ay boyunca süren bu acılı süreçten sonra, yepyeni bir kartal olarak doğmuştu. O sabah, kayalığın en
ucuna geldi, kanatlarını açtı ve gökyüzüne yükseldi.
Kartallar gibi, bazen biz de geçmişimizi bırakmalı,
acıya rağmen yeniden doğuşu seçmeliyiz.